İlk
duyduğumda bir yanlışlık olduğunu düşünmüştüm. Sonradan araştırdım ki gerçekten
de Kastamonu mutfağında 812 çeşit yemek varmış. Bazı ülkelerin mutfağında
neredeyse toplamda bu kadar yemek varken, cidden şaşırtıcı ve gurur verici bir
sayı bu.
Evet bazıları Anadolu mutfağının içinde de bilinen yemekler. Ama 500
tanesi tamamen Kastamonu’ya özgü.
Binlerce yıllık bir kültür yatmakta şehirde. Haliyle bu miras, mutfağa da yansımış. Komşu illeri olan Sinop, Çorum, Çankırı, Karabük ve Bartın ile etkileşimi yemeklerde karma ama özgün tatlar da doğmasına sebep olmuş.
Yörede
yetişen ve lezzetiyle ön plana çıkan ürünler de var. Kastamonu elması, üryani
eriği, Tosya üzümü, İnebolu kestanesi, kirazı, Azdavay armudu, Araç ceviz ve
kızılcığı, Taşköprü eriği, sarımsağı ve keten-keneviri, Tosya pirinci gibi
endemik ürünler mutfağa girdiklerinde başka yerlerde yakalayamayacağınız
tatlara dönüşüyor. Elmadan nefis bir pekmez yaptıklarını da eklemeden
geçmeyeyim.
Bu arada
önemli bir detay, Kastamonu’nun şekerciliğin yayılış noktalarından biri olması…
Lokumları, cezeryeleri, ezmeleri, pişmaniyeleri ve helvalarıyla dünyaca ünlü
Hacı Bekir Şekercisi’nin Kastamonu’nun Araç ilçesinden çıkmasına şaşmamalı.
Üstelik de 1777 yılında… Bu özelliğiyle Türkiye’nin halen faaliyette olan en
eski özel kuruluşu. Şu yandaki acı badem ezmelerini ne çok severdim çocukken...
Yemeklere
dönecek olursak, Oğmaç Çorbası, Kiren Tarhanası, Sütlü Sarma, Ekşili Siyez
Bulgur Pilav, Banduma, Köle Hamuru, Biryan Kebabı, Simit Tiridi ve daha
niceleri… Herhalde hepsini tatmak için Kastamonu’da bir ay kadar bulunmak
gerekebilir…
Tirit,
Anadolu’da yüzyıllardır yapılan bir yemek pişirme usulüdür aslında. Et/kemik
suyuna döşenen ekmek yatağının üzerine dilediğiniz malzemeyle çeşitlemeler
yapabilirsiniz. Bu et/kemik suyu, lezzeti bir yana şifa niyetine içilmesi
gereken bir malzemedir. Bir yemeğe bu temeli atarak başladığınızda hem leziz
hem de sağlıklı olması kaçınılmazdır.
İşte bu
usule trit adı verilmiş, hatta ‘’tiridine tiridine bandım’’ diyerek bir
Kastamanonu türküsü bile yapılmış. Dediğim gibi pek çok çeşidi var. Ama bu
yöreyle anılanı ‘Simit Tiridi’… Peki nasıl yapılıyor? Kastamonu’nun yine
kendine özgü bir simidi var. Bu simitte böreklik un kullanılıyor. Mayalanıp, yoğrulduktan sonra simit şekli
veriliyor. Biraz dinlenen hamur, elma pekmezli suda haşlanıyor. Sonra da
fırına… İşte bu simitler küçük parçalar halinde doğranıp tabağa konuluyor.
Üzerine kaynamış kemik suyu, onun üzerine sarımsaklı yoğurt ve uzun süre yavaş
yavaş kavrulmuş kıyma dökülüp, son olarak da kızarmış tereyağı ekleniyor. Bu
gerçekten harika bir yemek. Ancak Kastamonu simidini başka şehirlerde bulmak
kolay değil. O yüzden siz bunu, susamsız yöresel simitlerle, köy ekmekleriyle
ya da günlük tükettiğiniz tam buğday, çavdar… gibi ekmekleri ya kurutup veya
kızartarak yapabilirsiniz. Kıyma yerine et de kullanabilirsiniz.
Ama yolu bir şekilde Kastamonu’ya düşürüp, tüm bunları yerinde yemek en iyisi herhalde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder